KIRLANGIÇLAR DA MI DİYANET'TEN MAAŞ ALIYOR?


Açıklama: Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır'a: KIRLANGIÇLAR DA MI DİYANET'TEN MAAŞ ALIYOR?
Kategori: ABDULAZİZ BAYINDIR
Eklenme Tarihi: 12 A?ustos 2015
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 10:03
Site: Reddiyeler.com - Ehli sünnet itikadı üzerine site
URL: http://www.reddiyeler.com/detay.asp?haberID=234


I- TEMMUZ BÖCEĞİ

Bu yıl, ağustos böcekleri temmuzdan ötmeye başladı; artık bu mızıkacıların adı değiştirilsin: TEMMUZ BÖCEĞİ olsun!

Bilerek ve isteyerek bir öneri yapıyorum.Gündem olmak, gündemde kalmak, beğeni almak,farklı olmak benim de nefsimin arzusu olan bir şey.Bunu tatmin etmeliyim.

İşte size farklı bir öneri, geleneği çöpe atan yenilikçi bir görüş: bu yaz mızıkacılarının adı,bundan böyle temmuz böcekleri olsun!

'Ne işe yarar bu değişiklik?' diyenleriniz otomatikman gelenekçi sınıfına yazdırdınız adınızı: hımf, değişime kapalı, tutucu, donuk kafalı!

'Aaaa, ne hoş, tabiii ya, öyle olsun!' dediyseniz, yenilikçi, gelişime-değişime açık, sabit fikirlilikten uzak, modern, 'düşünen' biri diye kaydettiler sizi.Fakat tüm bu olan-bitenden ağustos böceklerinin hiç mi hiç haberi olmadı; bunu da biz kaydettik buraya!

II- EFENDİLER BAĞLANIYOR; EKRAN HİZMETÇİLERİ HİZMETTE

Sanırım, dünya işlerinin nasıl biçimlendiği hakkında yeterince 'gevezilik' ettikten sonra, şimdi asıl konuya geçebiliriz.

Biri çıkıyor yıllardır süregelen bir uygulamayı bombardımana tutuyor.Meselâ, terâvih yok, takke- sarık bid'at, tarikat uydurma, şeyhler yetkin değil vs.Kimi şöhret duygusunu, kimi ne alimadam desinler, kimi beğenip para versinler duygusunu tatmin ediyor.Kim neyi tatmin ediyor, 'film' bitip(kıyâmet), arşiv kayıtları hem de montajsız-dublajsız ortaya serilince('din günü') apaçık görülecek elbet.

Bu nedenle bizim derdimiz işin o tarafı değil.Biz işin bize ne getirip-götürdüğü, ne kazandırıp-kaybettirdiği ile ilgiliyiz.

III- İMSAK VAKTİ TARTIŞMASI

Abdülaziz Bayındır adlı bir ilahiyat profesörünün imsak vaktini tartışmaya açması, kaç yıldır Ramazan'da trend oluyor.

Medya bu 'farklı' konuya balıklama dalmayı seviyor; çünkü 'kazan kaynıyor', reyting ve ekmek parası olarak kasalar-cepler doluyor.

Üstelik, efendileri'nin bağlandığı bir zaman diliminde, efendilerinin hizmetine ekran tutmuş olmanın keyfini yaşıyorlar.

Fakat bizim bazı ehl-i salât insanlarımızın da, bu goygoyun peşisıra kaval öttürüp onların şenliğine katılmaları yok mu; işte insanı kahırdan iki büklüm eden bu oluyor.

İmsak vakti, beyaz iplik ile siyah ipliğin birbirinden gözle ayırd edilebildiği zamanda başlar. Âyet bu. Goygoycuların dayanağı da bu. Âyete sırt yaslamışlığın zannıyla seslerini de üst perdelere vardırıyorlar.

Diyânet'in imsak vaktini belirlemede bir hatası olabilir.Hatadan korunmuş bir kurum değil. Fakat, insanın, prof titriyle muhataplarını peşin peşin titreden bir insanın, "çıkardığım gürültünün ümmete, acaba, 'ağustos böceğine, temmuz böceği denilsin!' demekten öte bir yararı olur mu?" diye bir düşünmesi gerekmez mi?

IV- ÂFÂKÎ ÂYETLER (işâretler)


Saatin olmadığı zamanlar için, imsak'ın ölçüsü olsun diye Ellah Teâlâ[cc], siyah iplik-beyaz iplik ayrımı ile, hiçbir teknoloji, zahmet, masraf olmaksızın kullanılabilecek muhteşem ve muhalled(kalıcı- ebedî) bir ölçü indirmiş, vermiş kullarına. Hamdolsun!

'İpliği ayırt edin!' denilmiş olması, bizzat o eylemi yapmakla ilgili bir emir, evet, ama daha ötesinde, "gecenin bitişini gündüzün başlangıçından ayırmada âcizlenmenize gerek yok, âfâkî âyetlerimize(işaretlerimize) bakın!" demektir.

O halde, Diyânet'in imsak vakti belirlemesine itirâzın varsa, başka âyetlerle sağlamasını yapabilirsin(iz).Ben öyle yaptım:bu goygoyun peşine takılmadım, ve arayışa başladım.Siz yola koyulursunuz da, Ellah [cc] çıkışı göstermez mi hiç?

Uykunun gözlerimle buluşamadığı bir gece, imsakı beklerken, yan apartmanın balkonuna yuva yapmış kırlangıçların yüksek volümlü sesleri, açık penceremden dikkatimin sahiline vurdu; 'idrakimin Kordon Boyu' serin deniz sularının yıkamasıyla arınmış gibi temizlendi; pırıl pırıl ışıdı.

Sonraki günler takipteydim: hep aynı saatte başlayan bu iki kişilik 'gece korosu', duvardaki saate göre her gece aynı saatte başlıyor ve yarım saatlik seromoni tamamlanınca aynı saatte bitiyordu.Uykusuzluğu mâruf, 'gece kuşu' olduğunu bildiğim başka tanışlara da sordum; onların da dikkatine yansımıştı: evet, kırlangıçlar, imsaka onbeş kala ile onbeş geçe arasında vazife icra ediyorlardı.

Ellah, Ellaaah...Yaratıcı[cc], gecenin bitişi-gündüzün başlangıçı anını bulmak için kulları tartışmasınlar diye, dünya yaratılalı(haydi, kırlangıçlar yaratılalı beri,diyelim) sesli uyarı sistemi kurmuştu, he?Ve biz, insansoyu ve hele Ellah'ın âyetlerinin peşine düşmüş biz mü'min kişiler, bunu göremeyip faydasız lakırtılarla Ramazan'ın manevî feyzini katlediyorduz, he?Bize ne kadar ne kadar çok yazıktır!

V- DİYANET'İN MAAŞLI KADROSUNDA MI BU KANATLIGİLLER?

Haydi, Bayındırgillerin iddiasıyla,Diyanet görevlileri maaşlı olarak çalışıyorlar ve maaşları kesilmesin diye idareye boyun eğip yanlışa ses çıkaramıyorlardı.Olmaz a; hadi, öyle varsayalım.

Pekiii, her gece imsak saatini işaretlemekle ödevli bu kırlangıçlar da mı Diyanet'te kadrolu olarak çalışıyorlardı?

Kırlangıçtan da geçtik, her gece imsaka iki saat kala, yani tam teheccüd vaktine ayarlı alarmlar gibi ötmeyi başarabilen HOROZlara ne demeliydi?

Ya, güneşin doğuşuna yirmi dakika kala 'devrâna girip seyrâna çağıran' tam tekmil KANATLIGİLLER KOROSU, neyin vazifelisiydi?Bu vazifeyi onlara kim, ne için vermişti?

Diyânet, tümünü birden 'cehrî zikir kadrosu'ndan maaşa bağlamış olabilir mi, sayın profesör Bayındır? Horozların, kuşların topunu birden özel görev için Diyânet 'YEMLİYOR' olabilir mi, sizce?

Onlara, 'Başkanlığımızın vakit hesaplamasının doğru olduğunun delili olarak öteceksiniz!" diye yazılı veya sözlü bir tebliğatta bulunmuş olabilir mi, Diyânet?

Başka sorum yok; söz savunmanın, yani sizin sayın profesör Bayındır!

VI- AĞUSTOS BÖCEĞİ OLARAK KALSIN

Gördünüz ya, temmuz böceği meselesi olarak 'piyasa' yapmanın,yapmaya çalışmanın bir faydası yok. Mesele, gerçek bir mesele değilse ya da meseleye yaklaşım gerçek bir niyete,amaca yönelik değilse -ki, ihlas da tam bu demek, yani, Ellah rızası dışında her sebebi aşmak,geçmek demek değil mi?- gayretler yıpranmış kumaş gibi ifil ifil dökülüp zayi oluyor.

Bu dünyada da, öte'de de: yapılıp edilenlerin ecir olarak karşılığının olmadığı,olmayacağı gayretlerden bizi, niyetlerin de,yapı-etmelerin de, gayretlerin de şâhidi ve izin vericisi olan Ellah Teâlâ muhafaza buyursun.âmin.

Ağustos böceklerinin adı da, uğraşmayalım, aynen kalsın.

Adnan KEBENÇ
26 Şevvâl 1436 / Ağustos 11 - 2015