ANASAYFA SİTEDE ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE İLETİŞİM

BİLGİLENDİRME:

Elbette altta ki isimlerin hepsini bir tutmuyoruz. Reddiye ve tenkit edilenleri bir kategori altında topladığımız için böyle uygun gördük.

HABER ARA


Gelişmiş Arama

GALERY

EN ÇOK OKUNANLAR

SİTEMİZE ZİYARETLER!

       
OPORTÜNİST VE HÜMANİST NİTELİKLİ DİNİ YAZILARA DİKKAT!

OPORTÜNİST VE HÜMANİST NİTELİKLİ DİNİ YAZILARA DİKKAT!

Tarih 02 Nisan 2018, 15:47 Editör Yönetici

OPORTÜNİST VE HÜMANİST NİTELİKLİ DİNİ YAZILARA DİKKAT!

 [İLK BEŞ SÜNNET NEDİR? SAÇMALIĞINI KONU ALAN YAZI BAĞLAMINDA (1)]

 

Peşinen söyleyeyim, amacımız paylaşanları rencide etmek değil. Onları kötüleyemem tabii ki. Bir din hocası yazmış deyince, içene biraz da ayet, hadis ve peygamber koyunca, her kalıba giden laflarla da süsleyince, oluyor popüler yazı!

Hoca yazdıysa bunu, cemaat ne yapsın?

 

Şimdi, yazı hakkında sonda söyleyeceğimi başından ilan edeyim: “Seviyesiz, çarpık ve münasebetsiz, İslami usül ve ahkamla örtüşmeyen bir yazı.”

 

Şöyle ki:

 

“İlk beş sünnet” diye bir şey icad etmek, kişiyi ve toplumu yanlışa götürür. Yazıda sünnet diye sayılanların çoğuda dinde sünnet hükmünde olmayan şeyler. Haram, farz, sünnet; hepsi sünnet diye sayılıyor.

 

Sünnet, sınırlanacak bir şey olamaz. Her hal ve durumla ilgili sünnetler vardır. O duruma göre o filler öncelik kazanır. Hüküm kaynağı olarak sünnet, her şeyi kapsarsa da yazı da kastedilenin o olmadığı, “teklifi hüküm olarak sünnet” kastedildiği aşikardır.

 

Sünnet, yapılması farz olmayan, mutlaka yapılması gerekli olmayan, yapılınca sevap olan, yapılmayınca günah ve ceza olmayan ama kınamaya sebep olan fiillerdir.

 

Bazı meseleler vardır, yerine göre aynı fiil sünnet, vacip veya farz, hatta haram dahi olabilir. Mesela evlilikte, şahısların durumuna bu hükümlerden biri söz konusu olabilir.

 

Sünnet denen bazı şeyler, bazı görüşlerde adap veya mubah da olabilir, bazen de vacip.

 

Yazar’ın saydığı şeylerin çoğunun sünnetle alakası yok. Nitekim, haramı terketmeyi, farzı yapmayı da sünnet diye saymış. Mesela malın çürüğünü gizlemek, haramdır. Gıybet haramdır.

 

Peygamber Efendimizin yüzünden tebessüm hiç eksik değildi demek de yanlış. Peygamberimizin hiç kızdığı anlar yok muydu? Bazen aşırı kötülükleri gördüğünde alnındaki damar şişip fırlamıyor muydu? Evet fırlıyordu.

 

Hiç üzüntülü anı yok muydu? vardı.

Suç işleyen sahabeye hiç küsmedi mi?

Hanımlarıyla hiç tartışmadı mı?

Bütün bunlarla ilgili ayetler dahi inmiştir.

 

Sünnet olarak, Peygamber Efendimiz hiç kimseye hakaret etmezdi, deniyor. Müslümana hakaret zaten haramdır.

 

Kur’an-ı Kerim, uslanmayan zararlı fâsığın ve kafirin de bazen aşağılanmasını öngörür ve bunu da cihat olduğunu haber verir.  Bu bağlamda  kâfirleri kızdıran eylemi, salih amel addeder.[1]Fetih suresi sonunda: “onlar kendi aralarında merhametli, kafirlere karşı şiddetli/sert davranırlar” buyrulur.

 

Hadislerde, kötülüklere karşı hiç değilse yüzünün rengini değiştirmeyen kavimlerin toplu helak edildiğinden söz edilir. Bu hadisler bize söylenmiştir.

 

Yine hadisi şerifte, kötülüğe kalbinden dahi buğz etmeyenin kalbinde hardal tanesi kadar iman yoktur, buyurulur.

 

Sünnet olarak sıralananlar arasında, “yalan söylememek”de sünnet olarak sayılıyor. Yalan söylememek sünnet midir?

Sünnetse şayet, yalan söylemek de mekruh olur, haram olmaz...

 

Peygamber Efendimiz haram yemezdi,sözü de aynı mahiyette.

Halbuki haram yememek sünnet değil, farzdır.

 

Küfür etmemek sünnet mi? Haram olan şey, nasıl sünnet olur ki?

 

Herkesin hayat arkadaşıydı, ne demek acaba?!... Bu peygamberin hiç mi mücadelesi olmadı? Sevdiği kızdığı olmadı mı? Bir peygamber herkese karşı merhametlidir, yardımcı olur, ona karşı görevini yapar ama, herkesle de hayat arkadaşı olacak kadar içli dışlı olamaz, herhalde. Meramı kastını aşan bir söz.

 

“Hz. Peygamber (s.a.v.) öbür dünyada faydası olmayacak şeyi bu dünya da yapmazdı” tezi, oldukça yanlış bir ifadedir ve bu söz, Kuran’a da sünnet’ede aykırıdır. Özellikle böyle, temellendirilemeyecek sözleri Rasülülah Efendimize isnad etmek, hadis uydurmacılığı anlamına kadar gider. Rasülüllah Efendimiz kendi gözetiminde hurma aşılatmıştır. Buna ahiretlik bir iş diyemeyiz herhalde.

 

Nitekim ayeti kerimede, “sana verilenlerden ahireti gözet, dünyadan da nasibini unutma” buyurulur. Haccı anlatan ayetlerde, hac yapan Müslüman hakkında, “Rabbinizin lütfundan istemenizde bir günah yoktur[2]ayeti nazil olmuştur. Buna göre, haccını bitiren bir Müslüman o belde de ticaret de yapabilir.

 

Bizim yaptığımız çoğu şeyler de dünyalıktır. Bunlar haram olmadığı sürece bizim için caizdir, mubahtır. Mubahı Allah’ın rızasını gözeterek yaparsak o da sevap olur. Dünyamızdaki çoğu şey ahiretimize vasıtadır. Kazanmak dünyalık mıdır? Ahiretlik midir? Dünyalık görünümündedir. İbadetleri aksatmadan, haram işlemeden, başkasının hukukuna tecavüz etmeden, hırs ve tamaha dalmadan istediğiniz kadar çok kazanın. Bu mubahtır, haram değildir. Ama doğrudan ahirete yönelik değildir. Ancak, zengin olup haccettiğinizde, zekat verdiğinizde, artı sadaka verdiğinizde, sadaka-ı cariye yaptığınızda, asker ve gazi donattığınızda büyük sevaplar elde edersiniz.

 

Keza, söylenen bir sözün ya dünyaya ya da ahirete yararlı olması istenmiştir, yoksa boş laf olarak sorumluluk terettüp edeceği bildirilmiştir. Demek ki dünyaya yönelik söz söylemenin de bir zararı yoktur. Yeter ki haram veya mekruh bir söz olmasın!

 

Öte yandan, “Hz. Peygamber (s.a.v.) öbür dünyada faydası olmayacak şeyi bu dünya da yapmazdı” deyip de mal, makam ve şöhret için birbirinin omuzuna basanlara, kuyusunu kazanlara ne demeli. Kardeş kardeşe bile dünya için didişenlere ne demeli. Halimiz buyken bir de böylesi uçuk yaklaşımlar, bizim dindarlık terazimizi hepten bozar, Allah korusun.

 

Haa! elma ile pirinci birbirine karıştırmadan, magazin ve ajitasyon yapmadan, Rasülüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle şöyle yapardı, şöyle şöyle yapmazdı, diyebilirsiniz. O zaman söylenenlerde sorun olmaz. Dini konuları magazinleştirince, ajitasyona dönüştürülürse, bir de hepsinin kulpuna “sünnet” nitelemesi takınca farkında olmadan konu rayından saptırılıyor, maalesef.

 

Diğer bir söz: “Kur’an’ı ölülere değil, dirilere okur öğretirdi.” Bu da yanlış bir sözdür. Konusunda bazı hadisi şeriflere ve selefi salihinin uygulamasına aykırıdır. Ulemadan pek çoğu, ölü adına bağışlanan sadakanın olsun, okunan Kuran’ın olsun, Müslüman ölüye fayda vereceğini bildirmişlerdir. En azından ihtilaflı bir meseledir. Cenaze namazı da farzdır ve ölüye bir duadır, neticede okumadır. “Ölülerinize Yasin-i Şerif okuyun” hadisini bu manada anlayan ulema da vardır. Bu hadisi ölmek üzere olan kimse için de anlasak, Yazar’ın söylediğine yine aykırıdır. Çünkü sekârata düşmüş bir kimsenin artık dirilerdeki gibi amel etme şansı kalmamıştır.

 

Diğer bir sözde, “Çocukları asla dövmezdi” deniliyor. Birisi, “çocukları dövmezdi de büyükleri ve kadınları, yaşlıları döver miydi?”diye sorsa, bu sözün yanlışlığı kendiliğinden ortaya çıkar sanırım… Ayrıca, İslam hukukunda babanın çocuğunu usulü dairesinde yeri geldiğinde te’dib hakkı vardır.

 

Ve bu sözleri yazan veya benimseyen, hatta paylaşan kimselere sorsak:“Siz öldüğünüzde Kur’an’dan hiçbir şey okunmadan defnedilmek ister misiniz?Ondan sonra da kıyamete kadar hiç kimseden bir Fatiha gelmesini beklemez misiniz?..” Hadislerde örneği varsa, ulemada örneği varsa, Kur’an’ı ölülere okumanın, dirilere de okuyup öğretmeye mâni midir? Ömrümüzde kaç saat ölülerimize okuduğumuz vardır ki?.. Mezarlığın yanından geçerken, aklımıza gelirse, yanımızda meşgul eden biri yoksa, bir Fatiha okuyoruz. Onun dışında?.. Bunun ölüye faydası olmadığını varsaysanız, diriye, size zararı ne?Bu okumanın asıl faydası kendimize değil mi? Kelamullah okuyorsunuz, her bir harfine 10 sevap verilir, buyuruyor Sevgili Rasülümüz (a.s.). Bir de anlayarak okursan zaten irşad ve eğitim olur. Bazılarının, bu da yok, onu da kabul etmiyoruz dediğini duyar gibiyiz. Eh! Herkes kendine. Ne var ne yok, her şeyin haber verileceği bir güne ulaşacağız, elhamdülüllah!

 

Sevgili Dostlar,

Batının ve siyonizmin ılımlı İslam dayatması, içimizi dışımızı kuşattı farkında değiliz!

 

Ve bu, en çok da bir zamanların “İslamcı” denen çevrelerinde yaygınlaştı ne hikmetse!

 

İşin içine modernleşmekle girdiler, tarihsellikle devam edip, Fazlurrahmancılıkla yolu tamamladılar!

 

Yazar, patatesi altın terazisiyle, küçük miktar altını da kantarla tartıyor, adeta. Birinde teraziyi kırar. Ötekinde ise, terazi sıfır gramı gösterir...

 

Elhasıl, bunların çoğu gerek hüküm açısından gerekseusul açısından isabetsiz ve son derece yanlış değerlendirmeler.

 

O yüzden, işin ehli olmayanlar, dinde operasyona girişmesinler, büyük vebal altına girerler, kaş yapayım derken göz oyarlar. Maksatlılara ve saplantısı olanlara ise bu sözlerin nafile olacağından da eminiz.

 

Böyle yazıları yazan zatlar, bu şekilde bir mesele ortaya atacağına iman ve teslimiyet nedir, Rasülüllah(s.a.v.)’ e ittiba ne demek, nasıl olmalı, sünnetin önem ve ehemmiyeti gibi bir konu ortaya atmalı. Farz ve sünnetin mahiyetini ve değerini öğretmeli.

 

Ne yazık ki bunları söylemek zorundayız. Okullarda ılımlı İslam bilgisini suna sunaartık bu hale geldik. Gelecek daha da kötü olacak bu gidişe.

 

O nedenle böyle hümanist yazılara hemen yapışmayın, Sevgili Dostlar!

 

Hadisi şerifte, kıyamet alametleri sayılırken ilmin kaldırılması ve cehaletin yayılması ilk maddelerde zikrediliyor. İlim gitti ve cehalet bastırdıysa, geriye kalan kötülükler kendiliğinden gelir zaten.

 

Bunu kaleme alanın bir İHL öğretmeni olduğunu söyledi bir dostum, şayet doğruysa. Durmuş da modetnistler, doğru bilgi İHL ve ilahiyattan alınmalı diyorlar... Bu seviyeden mi alınacak dini bilgi acaba?

 

İlahiyat ve İHL’leri bu seviyeye düşürdük görüyorsunuz! Allah korusun, daha da düşeceği ileride! İstisnalar kuralı bozmaz, malumunuz.

 

Halk da bu tür oportünist ve hümanist yazıları, çerez gibi kapışıyor maşallah!

 

Baştaki ifadelerimi burada da tekrar etmiş olayım:

 

Bir din hocası yazmış deyince, içene biraz ayet, hadis, peygamber de koyunca, bir de her kalıba giden laflarla süsleyince, oluyor popüler yazı! Hoca yazdıysa bunu cemaat ne yapsın?.. Yazıya bir de özel piramit şekli verilince kıymeti ve çekiciliği (!) daha da artmış! “Zehiri altın tas içerisinde sunarlar…” diye boşa dememişler…

 

Mehmet Görmez de katıldığı son TRT programında, Diyanet ve İlahiyatlar, tüm dini tartışmaların hakemi olmalı dedi. Görmez’inDiyanette yaptığı ortada, fikirleri de ortada… Bu düşünceye sahip, “hadis kesin sahih de olsa, topluma uymuyorsa, bir değeri yoktur” diyen bir zihniyet,dini meselelerde hakemlik yaparsa,durum ne olur, siz düşünün! Herhalde ortada sağlıklı bilgi kalmaz, Allah muhafaza. (Örnek olarak bkz. http://www.ahmetgelisgen.com/Makale-Detay.aspx?ID=84#20180327102).

 

İHL ve İlahiyat mezunu olarak, yani kendi derdim olarak bunları söylüyorum.

 

Kültürümüz, dini değerlerimiz ve hatta inancımız, ayağımızın altında sabun gibi kayıyor! Allah encamımızı hayreylesin!

 

 

28.03.2018

 

Dr. Ahmet Gelişgen

 

www.ahmetgelisgen.com

 

 

Not:

Aciliyet gereği bu yazı, spontane yazılmıştır. Dolayısıyla bazı hatalar olabilir.

 

&&&

 

(1) Eleştirimize konu olan yazı aşağıdadır:



[1]Tevbe, 9/120.

[2] Bakara, 2/198.



Bu haber 1388 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit




DİYANET

Diyanetin Tartışmalı Yanlış Ayasofya Kararı

Diyanetin Tartışmalı Yanlış Ayasofya Kararı DİYK'NUN AYASOFYA KARARINDAKİ 4. ve 5. MADDELERİNE DİKKAT!

KUR'AN'A İHANET MERKEZİ "KURAMER" KAPATILSIN!

KUR'AN'A İHANET MERKEZİ KUR'AN'A İHANET MERKEZİ "KURAMER" KAPATILSIN!

(c) 2014 - 2016 Bu web sitemizle biz kesinlikle bir inanca ve kişilere saldırı yapmıyoruz. Bu tamamen inandığımız değerlere, inanca saldıran bir zihniyeti deşifre ve bilgilendirme amacıyla, kaynak ve yorumlara dayalı özgür ifadenin savunulduğu bir web sitesidir. Olmamasını düşündüğünüz sayfa ve nedenlerini bize göndermeniz halinde, değerlendirip gerekli işlemi yapacağımızıda buradan bildiririz. Kaynak göstermek şartıyla alıntılar yapılabilinir! Reddiyeler.com - Ehli sünnet itikadı üzerine yazılan faydalı yazılar..
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Alt Yapy: MyDesign